29 Ekim 2011 Cumartesi

Belki bu yazıyı görmeyeceksin

Ama ben yinede yazmak istedim.Herşeyimi yazacağım buraya.Kırmızı söylemişti bana yazarken rahatladığını.Ben genellikle kağıdı tercih ederdim yazmak için ama onlarda kayboluyo abi.Zor oluyo bi' araya toplaması.Hoş yazmaktan ellerinin ağrıması bambaşka bi' haz o ayrı bi' konu ama..

Neyse sevgilim Kırmızı ben artık 55. sayfadayım ve o sayfayı burdan yazacağım.Bi kaç ayım olduğunu söylerken ciddi miydin yoksa şakaya mı vurdun işi bilmiyorum.Ama çok ciddiye aldım ben bu zaman dilimini.Hani gözlerimi kapayıp şu dünyaya bi' kaç ay sonra yeniden doğmak istiyorum bu yaşanmaz dünyanın ortasına.Bütün acılar ve zevksizlikler daha çekilebilir olur o zaman.Daha az kabak tadı verir belki insanların dertleri,mutsuzlukları hatta kendileri bile..

Yaşam senle daha çekilebilir ,hayatıma girdiğinden beri bunu farkettim ben."Hayatım" kelimesi bile ilk akla gelen anlamını yitirdi senin ismini duyduktan sonra.Mutluluksa ilk başlarda içinde kelebekler dolu olan bi' çocuk gibiydi.Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen herşey bir falla yıkıldı belki de.Belki de falla yıkılmadı,yıkılmaya bir sebep aranıyordu,en ufak nedende yıkılması gereken bu kelime falla yıkıldı.Zaten beni hep gelecek yaktı.Gelecek için çalıştım,yine onun için çalışıyorum ve yine onun için çalışırken öleceğim.Ölüm bile mutlu edemiyo insanı,yarım bırakıp gittiğin şeyler varsa dünyada..

İçimi acıtan tek şey sensin, biliyo musun ? Bugün nası giyindiğim ya da ellerimin kaba oluşunu sırf senin için tekrar tekrar inceliyorum.Anlamlarım değişti bi'çok kelimede hepsinin anlamına sen geldin.Kırmızı acaba bunu böyle mi beğenir ,yoksa böyle mi yazsam, yok yok böyle söylersem daha iyi olur.Düşündüklerimi söylerken dikkat ettiğim ilk insansın.Galiba son olacaksın insanların hakkında ne düşündüğümü rahatça söylerken sende "bin düşün bir söyle" moduna giriyorum.Kaybetmek istediğim son insansın sen.Zaten kaybedebileceğim bütün herkesi kaybettim.

"Seni seviyorum" dediğimde olur öyle diyosun ya Kırmızı olmuyo işte öyle.Herkese olmuyo,mesela bi oduna nasip olmuyo.Bu kızla kim çıkıyo abi ya sorusuna cevap bi' odun olmuyo yakışmıyo.
"Ağacı sev,yeşili koru,ayıyı öp" ama odunu sevme be Kırmızı.

Seviyorum onu diyosun ya,o an içimdeki bütün duyguları alıp mutsuz bi' insana verip,"al kardeşim ben kullanamadım,sen hayrını gör" deyip kaçıveresim geliyo o diyarlardan.Sonra durup düşünüyorum ya ben bu değilim diyorum.Mutlu olmadığını biliyorum çünkü,gerçekten mutlu olabilecek olsaydın hayatında hiç yer etmeyeceğimi biliyorum.







Oturup düşündüm onu bırakmamanı sağlayan şey ne diye "aşk" dedim,sen değil dedin.
Sonra "sevgidir" belki dedim yok o hiç olamaz çünkü öyle olsaydı,sadece yanında olduğu zaman mutlu olduğun(hoş ne kadar mutlusun tartışılır,bildiğim kadarıyla topluma açık alanlarda senden uzaklaşan bi oduna sahipsin) bi' çocukla olmazdın.
Aklıma iki neden daha geldi ; Saygı ve hırs

SAYGI NEDİR,KİME DUYULUR ??

 
Başlığı altında bi' yazı yazacağım unutturma Kırmızı..Bence daha önce otuz kez terkettiğin adamın 31. kez sana kollarını açmasına çok büyük bi' saygı gösterdiğin için bırakmıyosun ya da bırakamıyosun.Vicdanın elvermiyo ve hırs yaptığın için olabilir."Bu sefer ben bitirmiycem lan ilk defa ben olmuycam" düşüncesinden dolayı bırakmıyosundur.Aslında ne sebeple bırakmadığını bilmiyorum ama bildiğim bişey varsa o da bu adamı sevdiğin için bırakmadığın yalanıdır.

Yalan koca bi YALAN hemde..


Aklıma gelmişken bu arada ;



Sigaramın dumaanı daa,dumaanı
Yoktur amaan,şu Kırmızının imaanıı..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder